Karşı kıyıdan denize yansıyan renkli ışıklar, her biri bambaşka insanlara tutkun soluklar ve yaşanan hadiselerle şekillenen deyişler.Kuru toprak ve dalgalar arasında ki sınırı belirleyen eski bir denizci halatı.Kıyı şeridinden yürüyorum.Karşı kıyıdan denize yansıyan alaca parıltılar var.Karşı taraftan bakıldığında bende o parıltılardan birinin içinde yürüyen bir toz parçacığıyım.Hepimiz parıltıların içinde yaşayan ve bir gün parıltının kendisi olmak isteyen toz parçacılarıyız.Hepimiz gümüşi parıltılara,alaca simlere özeniyoruz.Hepimiz soluklarımızın parlak olmasını istiyoruz.Benciliz biz.Parıltıların hepsine sahip olmak istiyoruz.
Deniz kenarında küçük balıkçı kayıkları.Para ağacından yeşil yaprakları toplamaya yarayan araç.Para ağacı çok yüksektir.Ne kadar yükseğe tırmanırsan o kadar fazla yaprak toplarsın.Yapraklarsa nadir bulunur derler.Değerlidir.İşte bu kayıklar ağaca tırmanmak için merdivendi bir nevi.Kayıkların hepsinde başka hayatlardan,başka nefeslerden izler vardır.
Düşünüyorum da ne kadar düş kurulmuştur bu kayıklarda?Eller nasır tutmuştur acaba denizin haşinliği ve kullanılan araç gereçlerin sertliğinden?Merak ediyorum da bu kayıklar ölünü görmüş müdür? Vahşete tanık olmuş mudur hiç? Kim bilebilir hepsi bambaşka hayatların,farklı izler taşıyan simgeleri ne de olsa.Her gün bambaşka umutlarla,bambaşka oltalar salınıyor denize.Bazen umutlar gerçek olurken bazense suya düşüyor.Gaddarca kahkahalar sarsmış mıdır bu kayıklardan birini?Merak ediyorum da nasıl bu kadar masumlar?
Karşı kıyıdan denize yansıyan renkli ışıklar,her biri bambaşka kapılara açılan parıltılar.Parıltıların içinde evrene karışan soluklar.Merak ediyorum da neden?Neden parıltılar olmak zorunda?Neden soluklar olmak zorunda?Cevabı biliyorum.Parıltılar olmasa merak olmaz.Parıltılara bakarak sorgularız basit kara parçaları zor içerikleriyle ilgili.Ben parıltıları her görüşümde aynı şey hatırlayacağım.
Beş yaşındayken,bir yaz gecesi annemle kıyı şeridinde yürüyordum.Karşı kıyıdan delen parıltıların ne olduğunu sordum.Bana;”Orada başka yaşamlar var.” demişti. Parıltıları her görüşümde hatırlayacağım başka yaşamları.Düşüneceğim başka solukları.Ve inan bana, o parıltıların birinde seni de hatırlayacağım.Düşüneceğim parıltının içindeki yaşamını.Belki semde beni düşünürsün bir parıltıya dalıp gittiğinde?Belki soluklarıma çökmüş melankoliyi hatırlarsın.Aynıydık,dersin.Gerçekten der misin?Hatırlar mısın beni?
Yoksa yine o zavallı kız mı dersin? Kendini daima paralayan içten sorunlu o kız. Ağlamadığını iddia edip kendi kendine verdiği sözü iki kez bozmuş olan şu kız. Hani senin bir zamanlar aşık olduğun kız,hala arzuladığın kız.Bencilliğin yüzünden terk ettiğin kız. Bencilliği yüzünden seni terk eden bir kız. Kırılmaktan korktuğu için senden uzaklaşan kız. Kırılmaktan korktuğun için uzaklaştığın kız.İşte o kızdan bahsediyordum bende.Onu hatırlar mısın beni?O kızı hatırlar mısın?
Hafızanı zorlasana.Bencilliği yüzünden incinen kız.Belki hatırlarsın beni parıltılarda. Yansımamı görürsün ay ışığının vurduğu denizde. Lakin merak etme.Sen düşünmesen bile beni unutsan bile ben düşüneceğim.Sana değer vermesem bile düşüneceğim ne yapıyordur diye.
Ve biliyor musun ben sana tekrar değer verirsem o zaman seni düşünmeyi bırakacağım?